Çilekeş Değildir Her Kaldırım
- nurlarinsultani
- 27 Ağu 2023
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 27 Haz
Çilekeş değildir her kaldırım, kalabalıkları kaldırmıyorsa...

En işlek caddenin kaldırımı olmayı hayal ettik mi hiç
ya da kendimizle benzetmesini yaptık mi?
Kendini umursamayan, görmeyen, varlığının pek de farkında olmayan bir sürü kuru kalabalığın ayakları altında hizmet ederek ezilen taşları vardır onların.
Ve hiç görülmemiş duyulmamış olmanın sessiz yağmurlu çığlıkları... Karışır nemli bir gecenin karanlığına, kokusunu bile şehrin siyah nefesi bastırır. Kimlerin telaşına, kimlerin yasına, kimlerin sevinçlerine, rutinine, işine, aşına ortak olsalar da N.Fazıl'dan başkasının dikkatine değmemiştir ruha dokunan yoldaşlıkları.
Bir sürü insanın her şeyine yetişmeye çalıştıkça, iki tatlı söz-iki güzel gülüş-iki iyi bakış hatrına koşturdukdukça, başkalarının hayatlarında var olmaya çabaladıkça kendimizden uzaklaştığımızın, kendimizi unuttuğumuzun, kendimizi yok saydığımızın farkında mıyız? Tamam herkesin daima bir şeylere ihtiyacı var fakat bizim de ihtiyaçlarımız var, bizim de yorgunluklarımız, arzularımız ve duygularımız var.
Kalabalıkların içinde koştururken "peki benim neye ihtiyacım var? Peki ben ne istiyorum? Peki ben nasılım?" diye sorduk mu hiç kendimize? Dinledik mi kendimizi, hissimizi, fikrimizi? Yoksa zorundalıklar listesinde başkaları için yapılacakları takip ederek mi yaşıyoruz.
Kendi varlığımızı ve önceliğimizi artık kendimize hatırlatma vakti gelmiş olmalı.
"Ben de bu hayatta bir insan olarak varım. Benim de herkes kadar yardıma, dinlenilmeye, anlatmaya, sakince uzanıp düşünmeye, kendime vakit ayırmaya, kişisel hedefler koymaya, hayaller kurmaya ihtiyacım var. Ben de sadece bir insanım bütün insanlar gibi..." diyebildik mi hala başkalarının telaşında olan yanlarımıza?
Sadece bir insanız, diğerleri gibi, diğerleri kadar, fazlası değil..!
Herkese yardıma koşan, herkesin işini halleden, her sorunu çözen, her derde eli yetişen insan olamaz, bunlar insanın gücünün, kuvvetinin, sınırlarının çoooooook ötesinde olan Allahı tanımladığımız ifadelerdir aslında... Biz ilah değiliz ki, biz de yardıma, düğümlenen işlerimizde çözüme, devasını bulamadığımız dertlerimize deva bulmaya muhtacız! Herkese koşarken "kendi" kul hakkımıza girdiğimizin, kendimize olan sorumluluklarımızı ihmal ettiğimizin, kendimizi görmezden gelip hep arkaya atıp kendi ihtiyaçlarımızı, duygularımızı, hislerimizi ertelediğimizin farkında mıyız? Allah buna kızmayacak mı? ilahçılık oynayıp herkese koşarken kendimizi yok sayıp kendimizi acıtıp değersizleştirmemize hatta varlığımızı başkalarının hizmetinde yok edişimize kızmayacak mı? Zira bizi o var etti ve bu hayatı bize kendi benliğimizi tanıyarak O'nu yani rabbimizi bilme tanıma işini yapabilelim diye verdi. "iyi insan" desinler diye mi bize bahşettiği bu kıymetli lutfu-varlığımızı heba ediyoruz başkalarının ayakları altında? Sırf birileri için "iyi" olmak, birilerinin gözünde "değer" kazanabilmek için kendimizden neleri feda edip nelerden vazgeçiyoruz..? Başkalarının ayaklarının altına kaldırım niyetine sunduğumuz varlığımızın daha ne kadar ezilmesi gerekiyor var olduğunu ve hayatta olduğunu, kendisine yaratanı tarafından verilmiş koca bir kıymetin, değerin sahibi olduğunu varlığımızın bilmesi için..? Daha ne kadar ezdireceğiz kalbimizi, en derine saklanmış hayat amaçlarımızı, hedeflerimizi, kendimize ait olan ihtiyaçları, benliğimizi, değerlerimizi?
Kuru kalabalıklardan uzakta, belki ayak değmeyen vakitlerde rengarek çiçekler açacak benliğimiz, görenlere bile renk katacak ve işte bu kez kucak dolusu çiçekler, cıvıl cıvıl şifa dağıtan renkler, yürek dolusu şükürler kaldıracağız ve hakeza...
"Bir ben var benden içeri"
Şuurda Yükseliş
Dr. Nurcem Hanzadebek Çep Yeşiloğlu




Yorumlar