12. BÖLÜM: Peki Ya Ben?
- nurlarinsultani
- 3 Ara
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 3 gün önce

11.10.2021
Çok bir şey değişmedi, belki de hiçbir şey. . . Ne zaman birinin sözüne inanıp kalbimi açsam mutlaka inandığım o sözden bir pislik, bir ihanet çıkıyor. . . Pislik yaparken yeni sayfalar açılsa da pisliğe bulanıyor. . . Hep adiler. . . Hep yalancı. . . Hep inkarcı, hep unutkan. . . Yalanları ortaya çıkınca inkar ederler: "Ben öyle bir şey söylemedim!" derler. . . Asla hatalarını kabul etmez hatta dinlemeye bile tahammül etmezler. . .
Sadece bana hissettirdiklerini söylemekti niyetim. Bastırmak ve yokmuş, hiç olmamış gibi yapmak asla doğru değildi. Zarar veriyordu bizzat bana. Söylemek ve bunun ağırlığından, samimiyetsizliğinden kurtulmak istedim. Sadece "Artık hiçbir şey olmamış gibi davranan bir adamı seyretmeyeceğim" demiştim ki vıdı vıdı konuşmaya, öfkelenmeye başladı. Kendi ezberlerini saydı. Beni anlamaktan öte, kendi kafasında kurduğu şeye inanıp nefes bile almadan söylenmeye başladı. . . Ben de sonunda kulağını ısırdım! "Manyak mısın ya!" diye böğürüp gitti, tabi öncesinde bana söylediği şeyleri inkar etti. "Hiç dinlemiyor; o halde bir kulağa ihtiyacı da yok" diye mi böyle tepki verdim!? Duymuyordu ki, dinlemiyordu ki konuşsam. . .
24.10.2021
Yanımdaki varlığı nefesimi daraltıyor. Uzaklaşmak istiyorum. Değmesin, dokunmasın istiyorum. Rahatsız ediyor kalbimi, yanımdaki varlığı ve nefes alamıyorum. Yaklaştıkça sanki yaşamımı tüketiyor. Sanki yalanlarından yalancılık bulaştırıyor, aptallığından aptallık, körlüğünden körlük, sağırlığından sağırlık bulaştırıyor. Sanki beni öldürüyor, boğazımı sıkıyor yanımdaki varlığı, nefes alamıyorum, içime havayı çekemiyorum.
Gitmek, gitmek ve rahatça nefes alabilmek istiyorum. Bu yanımdaki cellatla aldığım yarım nefesler uyutmuyor beni, kaskatı kesiliyor bedenim. Boynum tutuluyor, böğrüme kramp giriyor, arkamı dönüp üstüne yattığım sağ omuzum sanki yerinden çıkıyor. Bedenim yakınında bir hain, bir yalancı, yapıp yapıp da inkar eden bir inkarcı istemiyor. Ölümüne bir tehlike bu. . . Değerse sanki ruhuma bulaşacak tüm bunlar. . . Dokunursa sanki kirlenecek ruhum. . . Ölümcül ve amansız bir hastalığa yakalanacak sanki. . . Yavaş yavaş çürüyecek, yok olacak sanki. . .
Kırgınlıklarımdan dile gelemeyen sözlerim var. Söylesem bırak anlaşılmayı dinlenilmeyecek bile. Boğazıma dizilecek hislerim... Yumru yumru acıyacak boğazımda... Can acımı, öfkemle örterken kimse fark etmeyecek nasıl da kırılıp parçalandığını kalbimin... Nasıl da canımın yandığı görülemeyecek. . .
Bilmediğim sularda yüzmeye davet var ve ben bocalıyorum.
28.10.2021
Dün rüyamda: "Annanemlerin evindeydik. Kayınvalide hanım Ankara'ya gidiyormuş. bizim eş efendi de gidecekmiş. Ben kıyametler koparıyorum! Annem, babam, kardeşim ve ablam da gidecekmiş çünkü orada bir organizasyon gibi bir şey varmış. Eş efendi annesiyle birlikte uçağa binip gidiyor bense evdeki her şeyi boşaltıp o evi yakmak istiyorum; geri geldiğinde içeri gireceği bir ev bulamasın diye. . . Evi boşaltacağımı duyunca ailem bana yardım etmek için gitmekten vazgeçiyor, benimle kalıyorlardı."
Uyandığımda şaşkındım ve rüyada yaşadığım his çok tanıdıktı. O öfke, o bedel ödetme, o yok etme arzuları çok tanıdıktı. . . İhanete uğramış, sözü dinlenmemiş, önem verilmemiş, umursanmamış olmak eşi tarafından..! Onun yıktığı güvenime bedel, neden ben kendi evimi yok etmek istiyordum??? Neden yok etmeye kalktığım şey kendi evim??? O zaten bana zarar vermişken ben niçin ona acı verir diye, geri geldiğinde bana ait olan bir ev bulamasın diye kendi evimi yok ediyordum!?? Niçin ben de kendime zarar veriyordum!??
O ev sanki bendim, kalbimdi benim o ev. içindeki her şeyle birlikte onu kabul edip aldığım ve içerideki her şeyi de onun hizmetine sunup onu yaşattığım kalbimdi. Öylesine kahrolup kendime kızmışım ki terk edilince kendi kalbimi yok etmek istiyorum. Önce kendimi cezalandırıyorum; güvenilmez, ahmak, ve bana bile bile zarar veren birine kalbimi musahhar kıldığım için. . . En büyük suçlu bendim; bu zararlı mahluku, bana zarar verebilecek yakınlığa aldığım için. Sonra da kalbimin kıymetini bilmeyen, ona değer vermeyen, bile bile zarar veren o kişiye öfkeleniyordum. O da bir daha böyle bir kalbi bulamayarak cezalandırılmalıydı..! Ardına bakmadan defolup gitti annesiyle birlikte... Kendimi yok etmeye niyetliyken benimle kalanlar; ailem oldu. Bana değer verip kendi planlarından vazgeçip beni önemseyip yardım etmek için benimle kalan kendi ailem oldu. Garip bir şekilde içimdeki gözü kara öfke böylece teskin olmuştu, onlar benimle kalınca. . . Artık "yok etme" arzum yok olmuştu. Hatta neredeyse mutluydum bile, benimle kalmaları yetmişti, kendi kıyametimi durdurmaya. . .
Üzerine gün boyu ara ara düşündüm. 2016 yılında "Ankara'ya gitmek" kriziyle ilgili içimde halledemediğim ne kalmış olabilirdi??? Affettim başrol kahramanını, almam gereken dersi aldım, hikmetini gördüm, kabul ettim. Anne ve babamla hayatımda ilk defa yaşadığım terk edilme köküne kadar inip çözmüştüm davayı. Ama bu rüya bana diyor ki: "Bir şey var!" Es geçtiğim, halledemediğim, çözüp sulhe kavuşturamadığım bir şey varmış. . .
Az önce yazarken fark ettim ki ben "kendimi" affedememişim sanırım. Kendimle kapanmamış bir hesabım var. "Allah için" sevmeyi başaramadım. . . Hoş göremedim, gülüp geçemedim, affedemedim; kapanmayan defterler var hala bu yüzden. Bilmediğim sularda yüzmeye davet almışken yabancılığını çektiğim bu sularda bildiğim şekilde kıpırdamaya korkuyorum. Bu suların akıntı yönü başka, derinliği başka, dalgası başka, rüzgarı başka. . . İlerleyemiyorum. . . Nasıl yol almam gerek bilemiyorum. "Nasıl yapacağım?" diye sorarken kendi kendime, bu rüyayı görmüş olmak. . . Bugün ise rüyada: "Yine aynı annanemlerin evde yemek yapıyorum birilerinin gelmesini bekleyerek ve sıcak olmasını hesaplıyorum. Derken kendime en çok benzettiğim arkadaşım geliyor, yemekleri ocakta görüp seviniyor. Sonra eş efendi geliyor. Ben evin üstüne sofra kuruyorum. Mutfakta herkese ayrı birer tabak hazırlıyorum. Tabakları tepeleme çubuk makarna dolduruyorum ve yanına da domatesli tereyağlı sos koyuyorum. Masada başka çeşit yiyecekler de var. Bir yandan da sıcak pide soğumadan sofraya götürme derdindeyim. Sofra başına geldiğimde kardeşimin de çoktan sofraya oturmuş ve benim hazırladığım sıcak pideyi de getirmiş olduğunu görüyorum. Annemler babam filan da geliyor o esnada. Güzel ve sıcak yiyeceklerin heyecanı var herkeste. . . Herkesi mutlu etmenin güzel hissi var benim de içimde." böyle bir rüya gördüm. Evi yakmamışım ve yemekler pişirip yediriyorum, besliyorum herkesi. . . Sanırım bu iyiye işaret :)
Tabi az önce gözyaşlarıyla yazarken dizelerimi, eş efendi geldi ve dalga geçer gibi "Ağlıyormuş benim karım, kıyamam ben karıma..." dedi. Ben de "Sahte sözler, sahte davranışlar istemiyorum artık." dedim. Başladı tartışmaya, vıdı vıdı suçlamaya.... Sanki verdiği sözü unutup yapmayacağını söylediği o mühim şeyi yapan benim! Sanki inadına yapar gibi söz verip ama yine de saçını kestiren benim! Verdiği sözleri tutmayan benmişim gibi şikayet, söylenme, laf laf....... Sonra da "Bu evlilikten bir nane olmaz!" deyip çekip gitti odadan.... Ne hali varsa görebilir. Hiçbir zaman "Ben nerde hata yaptım?" diye kendine sormayan ve ne olursa olsun kendini yegane iyi insan gören ve de tüm yaptığı yıkıcı şeylere rağmen bu evlilik için her şeyi yapan, mücadele eden sadece kendisi olduğuna inanan; istediği kadar ne hali varsa görebilir. Asla koca bir yıkımı yapanın kendisi olduğunu kabul etmedi. Asla bakmadı ve görmedi. Kör ve sağır olup sadece dilini kullanmak gibi bir hedefle yaşamaya devam ediyor ne yazık ki. . .
Bense mahiyetini ve coğrafyasını bilmediğim bu tarihime yabancı sularda bocalamaktayım. Her şey yeni ve bildiğimden başka burada. . . Peki ya ben!?
Evlilikle Birlikte
Dr. Nurcem Hanzadebek Çep Yeşiloğlu




Yorumlar